Pages - Menu

19 Nisan 2013 Cuma

Muğla'da öğrenci olmak

      Muğla'da öğrenci olmak tatil özlemi çekmemekti, trafik sorunu yaşamadan okula ulaşabilmek, iş hanı görünümünden uzak bol yeşilli kampüslerde okumaktı. Muğla'da öğrenci olmak daha ucuz, kiralık ev bulma sancısı yaşamaktı sokak sokak dolaşıp. Yağmurunun dinmeyeceğini hatta aylarca yağacağını, gece ayazının nefes kestiğini, gecenin bir yarısıysa otogarda ekmek bulunabileceğini bilmekti. Kendi memleketinde misafir olmak, hatta Muğla'yı sevip, yaz tatillerinde özlemek, parasızlığın gözü kör olsun demekti. Bir yanda insanlar orucunu açarken bir yandan 10 metre ileride birilerinin şarap içtiği, saat gece yarısı 2 olduğunda sokakta in cin top oynadığı vakitte mini etekli bir kızın yolun ortasından salına salına geçtiği fakat kimsenin onu rahatsız etmeyeceğinin bildiği, kısacası o yerin Türkiye'nin kurtarılmış bölgelerinden biri olduğunu bilmekti, daha doğrusu öyle idi, 2006'da... Tek hat çalışan dolmuşlarda kent kartın gerekliliğini sorgulamak, dolmuşçuların çalışma sistemini asla çözememek demekti. Ve en önemlisi de artık memleketinin burası olduğunu fark etmekti.

      Tam hastalığınızı atlatmak üzereyken, 3 gün önce başlayan ve ne zaman dineceğini meteorolojinin bile kestiremediği yağmurun altında yalnızca evden otobüs duraklarına kadar yürümeniz sonucunda hastalığınızın şiddetlenmesiydi. Ve 2 gün sonra kendinizi toparladığınızda o yağmur hala yağıyor olacağını bilmekti.


      Sürekli bir şemsiyeye sahip olmanın zorunluluğunu beş liraya alınan şemsiyenin yağmur altında ve fırtınada kırıldığında fark etmekti. Bir buçuk hafta yağmursuz havada ya tutarsa diye okula şemsiyeyle gitmekti. o kadar garipti ki. O kadar...

2 yorum:

Popular Posts